15 Eylül 2015 Salı

14. İSTANBUL BİENALİ TUZLU SU & BÜYÜKADA

Merhaba Sevgili Okuyucular;

Bildiğiniz üzere İstanbul'da 5 Eylül günü 14. Bienal başladı ve şehrin farklı noktalarına yayılmış durumda 1 Kasım'a kadar. Şehrin farklı yerlerine yayılmıştan ne mi diyorum? Sadece bir müzede bulunmuyor, bienal Avrupa Yakasında Beyoğlu'nda Rumeli Feneri ve Riva Kumsalı, Şişli'de Hrant Dink Vakfi ve Agos, Beyoğlu'nda Adahan Hotel ve Sarnıcı, Arter, Casa Garibaldi, Cezayir, Dükkan, Ev, Flo Binası,Fransız Yetimhanesi, Galata Özel Rum Yetimhanesi, The House Hotel Galata, İstanbul Modern, Kasa Galeri, Masumşyet Muzesi, Otopark, Özel İtalyan Lisesi, Pera Müzesi, Salt Galata, Depo ve Vault Karaköy The House Hotel'de; Boğaz'da Balıkçı Teknesinde, Tarihi Yarımadada Küçük Mustafa Paşa Hamamı, Kadiköy'de Tunca Subaşı&Çağrı Saray Atölyesi, Adalarda ise Kaptan Paşa Deniz Otobüsü, Büyükada Halk Kütüphanesi, Çankaya 57, Troçki Evi, Rizzo Palas, Mizzi Köşkü, Splendid Palas Hotel ve Sivriada'da yer almakta. Gerçekten İstanbul'da değişik yerlere uzanmış bulunmakta 14. Bienal.

Bende ilk olarak Büyükada'dan başladım bienali gezmeye. Sabah erken bir saatte adalar motoruna binerek Büyükada'ya gittim ve ilk olarak ada gazinosunda kahvaltı ettikten sonra (erken saatte gittiğim için coğu yer daha hayata başlamamıstı gazino'da kahvaltı etmek zorunda kaldım) ilk olarak yakınımdaki Kaptan Paşa Deniz Otobüsünü gezdim. Gerçekten deniz otobüsünde nasıl bir sergi olabilir diyorsunuz zaten girmeden önce ve size görevliler kapıyı açtıklarında daha da hayrete düşüyorsunuz. Hele o kapıdan geçtikten sonra bildiğiniz deniz otobüsü içini bilince o deniz otobüsünü görünce daha da şaşırıyorsunuz. Görmenizi şiddetle tavsiye ederim. Deniz otobüsünden sonra yukarı Splendid Palas Hotel'e doğru yürümeye başladım. Splendid Palas'ı şuan sizlere burdan anlatamam o nedenle sizlerin görüp o ortamı tatmanızı istiyorum. Splendid Palas' tan sonra telefonumda Maps'i açıp Troçki evinin lokasyonunu yazdım ve yolda 2  mekan daha gördüm. Bunlardan biri Mizzi Köşküydü. Köşkü gördüğüm an etkilenip girdim. Çok güzel bir mimarisi var, Marakeş'i anımsattı bana.

Mizzi Köşkünden sonra yolunuza Çankaya 57 geliyor lakin ben ona girmedim ve direk Troçki'nin evine gittim. Troçki'nin evine geldiğiniz an açıkçası ilk ben biraz şaşırdım direk sahil kenarına çıkacağımı sanıyordum. Öyle olmadı. İlk olarak labirent şeklinde yeşilliklerin içinden geçiyorsunuz ve daha sonra üzülerek yazıyorum harabe haline gelmiş Troçki'nin evini görüyorsunuz. Labirent yeşilliklerin içinden devam edip deniz kenarına iniyorsunuz. Zaten en son dönemeçte karşınıza heykeller çıkıyor. Lakin o kapıdan çıkıp eserleri tamamiyle görünce Aman Tanrım diyorsunuz :)) Sosyal medya üzerinden etiketlerle bienali takip edenler veya haberlerde görenlerin zaten heykellerden haberleri vardır o nedenle daha heykeller hakkında yazmayacağım lakin tek bir şey söyleyebilirim ki BİR HARİKALAR.


Sevgili okuyucular İstanbul Bienalini sadece İstanbul Modern'e giderek gezdiğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Hakkikaten bütün şehirde çok güzel şeyler olduğuna inanıyorum. Ben ilk olarak Büyükada ile başladım. Sizlerinde görmenizi tavsiye ediyorum. Bir daha gidip göremediğim yerlere gitmeyi planlıyorum.
Çok güzel görülmesi gereken eserler var. 1 Kasım'a kadar ajandalarınızın bir sayfasına Bienal'ı yazmayı unutmayın. :))
İyi okumalar ve gezmeler ;)

14 Eylül 2015 Pazartesi

Ilk Outfit Postum 😉

Herkese merhaba;

Bugun sizlerle ilk defa bir pazartesi outfit'imi paylasicam. Zaten Instagram'dan beni takip edenler m.vesh adli hesabimdan neler giydigimu hergun gorebiliyorlar. Bende blogumdan tekrardan daha ayrintili bir sekilde sizlere aktaricam. 

Uzerimde gormus oldugunuz t-shirt'u Bologna'da Via Oberdan'da bulunan Brandy Melville'dan aldim. Brandy'nin magazalarinin cok sik olmamasi sinir bir durum fakat buluncada degerlendirmek lazim 😉
 Pantolunum Zara Premium Denim koleksiyonundan. Her sezon o koleksiyondan jean'ler bulmak mumkun. 

Cantami bu yaz Fransa Cotte D'Azur Nice'e gittigimde aksamlari kurulan pazar'dan aldim. Sirt cantasi seklinde olmasi kullanimi kolaylastiriyor. 

Ve son olarak ayakkabilarimda Nisan ayinda Paris'teki bir Adidas Originals magazasindan aldim. Adidas X Hyke kapsul koleksiyonundan. Bugunluk boyleydim.

Herkese iyi haftalar
Ve iyi okumalar
 

iPad Pro ve Apple Pen


Merhaba Sevgili okuyucular;


Bildiğiniz gibi 3 gün önce Apple yaptığı davetle bizlere iPAd Pro ve Apple Pen, iPhone 6S ve Plus ve yeni renklerde çıkartılmış Apple Watchları tanıttı. Benim bu tanıtımda en çok dikkatimi çeken iPadPro ve kalemi oldu. Zaten yeni, geliştirilmiş bir iPhone bekliyorduk o nedenle yeni iPhone'u görünce içimde bir alma isteği olmadı her ne kadar telefonum şuan eskiyor ve arada bir takılıyor olsada 2 gündür sık sık iPad Pro yu inceleyip kapatıyorum. İşin özü bugün sizlere İpad Pro ve Apple Pen hakkında yazacağım.

İlk olarak iPad Pro ile başlayalım. iPad Pro öncelikle diğer iPad'lere göre karşımıza daha büyük bir ekranla çıkıyor 12.9 inc ile. Apple'ın Multi Touch'ını iPad Pro'da da görmek mümkün. Nedir bu Multi Touch? Multi Touch sizin birden çok parmağınızla aynı anda ekran üzerinde çoklu görev yapmanızı sağlayan bir sistemdir.

iPad Pro adeta Macbook yerine geçebilecek seviyede  bir iPad olmuş. Özellikle keyboar'du ve Apple Pen'i görünce bu fikrim daha da kuvvetlendi. Apple'ın gene Pro için tasarladığı keyboard iPad'ı notebook'unuz gibi görüp daha sık, her yerde kullanmanızı sağlıyor, üstelik daha hafif ve taşınması, kulanımı daha rahat.

Şimdi gelelim müthiş olaya Apple Pen'e!! Apple Pen bir mucize. Muhteşem bir cihaz olmuş. Apple Pen iPad Pro için tasarlanmış bir kalemdir. Bu kalem iPad üzerinde tasarım, çizim gibi işlerinizi kolay, yaratıcı ve eşsiz bir şekilde yapmanızı sağlıyor. Sizin bastırma kuvvetinize göre kalemin kalınlığı değişebiliyor ve şuan sadece 99 Dolar. Tek sıkıntımız bu kalemin sadece iPad Pro ile çalışması. Dileğim yakın bir zamanda bütün iPad'lerle uyumlu bir Apple Pen çıkmasıdır.



Şimdi bize iPad'lere sahip olmak için Kasım'a kadar beklemesi kalıyor.

İyi haftalar ve okumalar!!